Cücün Köyü Tarihi

Tıkla Facebook'ta Paylaş


Cücün köyü;
1850’lerde kurulmuş olup Tomarza’nın Güneybatısına düşmektedir.Köyün, Ermeniler tarafından kurulduğu ve adını da onlardan aldığı söylenmektedir.Köy, hafif engebeli bir arazi yapısına sahiptir.Karasal iklim hakimdir.Köy nüfusu 2007 verilerine göre 696’ dır.Halkın geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olup buğday,arpa, çavdar,kabak yetiştirilmektedir. Köy nüfusu her yıl göç nedeniyle azalmaktadır.Köyde ilköğretim okulu ve cami vardır.Köy yolu asfalt, su şebekesi mevcuttur.
KÖYÜN SOSYAL YAPISI:
Köy; Ermeniler (Nufus kalmamıştır), Bulgaristan göçmenleri, Erzurum göçmenleri (Şarklılar),Hüseyinliler (Develi’den göçenler),Cüraanliler (Tomarza'nın Cüraanliler köyünden göç edenler) Kuzucular (Kelgin/Alakuşak’tan gelme) ve Yerliler olmak üzere 7 (yedi) kabileden oluşmaktadır.

BULGARİSTAN’DAN GÖÇ VE SEBEPLERİ:
Göç olayları iki dönemde olmuştur.1936, 1941 “Atatürk’ün çağrısı üzerine 1936 yılında Bulgaristan’ın Aydos kazasından göç başladı.Vapurla İstanbul’a,oradan da trenle Kayseri’ye gelindi.Zamanın Kayseri valisi gelenlerin merkezde kalmalarını istemiş.Göçmenler, “Çocuklara seker parası yetiştiremeyiz.”diye teklifi geri çevirmişler.Daha sonra da Tomarza, Cücün, Alakuşak (Kelgin),Kabaklı ve Sögütlü’ye yerleştirildik. Cücün köyüne 30-40 hane gelerek yerleşti. Ali KARAOGLU (1929-CÜCÜN) Göç sırasında yanımızda; eşyalarımızı, hayvanlarımızı (inek, koyun, keçi, camız,kedi, köpek, at, eşek) getirdik.Göç sırasında Ali DEMİRTAŞ’ın hanimi doğum yapar, çocuğa gemi kaptanının adi olan Er Üzeyir adi verilir. “Hasan YALAMA (1928 CÜCÜN) Bazı köylüler 1941 yılında yurda kaçak yollardan girmişler.”Babalarım kaçak olarak, yanlarına hiçbir eşya almadan , çok zorluklar çekerek, Bulgaristan’dan bir Bulgar tarafından para karşılığı sınıra kadar getirilmişler.Sınırı geçim Türk ssınır karakoluna teslim olmuşlar. Göç gece gizlice yapılması nedeniyle sessiz olmak gerekiyormuş. Yanlarında bulunan Cemal adli bebek ağlamaya başlamış.Bulgar rehber “ Su çocuğu susturun ,yoksa onu keserim.” demiş.. Çocuk ağlamasın, uyusun diye şaraba batırılmış ekmek yedirmişler.” Recep AYCIL (1942 CÜCÜN) Göçün Sebepleri: Bulgaristan’da komünist rejiminin iktidara gelmesi ,bunun sonucunda Türk azınlığa yapılan baskıların artması, Türk okullarında zorla Bulgarca eğitimin yaptırılmak istenmesi ,dil ve dini özgürlüklerin kısıtlanması , göçün asil sebepleridir. (Hasan YALAMA 1928 CÜCÜN)

ERZURUM’DAN GÖÇ VE SEBEPLERİ:
Rusların Tortum Yataklar köyünü işgal etmesiyle göç baslar.Soğuk bir kış günü, Zemheri ayında yaya olarak yanlarına hiçbir şey almadan gece gizlice yola çıkarlar.Ruslar ve Ermenilerden saklana yola devam ederler. Ruslar zarar vermemişler fakat Ermeniler yakaladıkları Türkleri katletmişler.Yaslılar ve çocukların bir kısmi yolda donarak ölmüş.Mezar bile kazamamışlar. “Benim annemin adi Haber’dir.Annem o zaman küçükmüş .Babası taşıyamadığı için yolda bırakmış. Çocuğun ağlamasına dayanamayan amcası Mevlüt çocuğu sırtına alarak taşımış.” Orada kalan akrabalarıyla irtibatları halen devam etmektedir. Kız alıp-vermeler, ziyaretler yapılmaktadır. (Mustafa SARIDUMAN 1937 CÜCÜN)

HÜSEYİNLİLERİN DEVELİDEN GÖÇÜ VE SEBEPLERİ:
Develi Hüseyinli köyünde 1929 yıllarında büyük bir kavga çıkar. Kavgada bir kişi ölür. Devlet olaya el kor. Olayların daha da büyümemesi için taraflardan birinin köyden ayrılması istenir.Bu istek üzerine Cücün köyüne yerleşilir. (Hacı Seyit SAHIN 1975 CÜCÜN)

KÖYDE BULUNAN TARİHİ YERLER VE ESERLER:
1-
Köy içinde kim tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber Ermenilerden kalmış olabileceği söylenen 33 (otuz üç ) tane su mahzeni bulunmaktadır.Mahzenler yer altında olup tasla örülerek horasanla sıvanmış. Halen kullanımda olanlar var.Bir tanesi 10 (on)m derinliğinde, 60 (altmış ) m uzunluğundadır.Ayrıca çok eskilerden kalma ağıllar bulunmaktadır.
2- Baraltı denilen mevkide yer altı şehri bulunmaktadır.Şehir iki üç katli olup çok sayıda oda, ambar, ahır gibi bölümler vardır. Giriş kısmı su anda toprakla kapanmış haldedir..Önceleri içeri girenler anlatıyor: “İçeri girmeye korkardık. Bir gün elimize tebeşir aldık ,gittiğimiz yerleri işaretledik. Çünkü yolumuzu bulamamaktan korkuyorduk. Gaz lambasının ışığında ilerledik. Gördüğümüz manzara karsısında hayretlere düştük. Odalara girdiğimizde baktık, içeride sedire benzeyen tamamen oyma yatma yerleri , başka odalarda hayvan bağlama ve yem yeme yerleri (Musullar), kuyular, depolar bulunmaktadır. Kapılar eski değirmen taşı gibi ,bir yuvanın içinde bulunmakta,arkasında kilit yerine geçen çivi oyuğu var.Şehrin tamamını gezemedik ,korktuk. Çizdiğimiz işaretleri takip ederek çıktık. 50 ,100 belki daha fazla oda var .Buralar devlet tarafından açılıp turizme kazandırılmalı.”(Recep AYCIL , Hasan YALAMA)
3- Perdi mevkisinde bir mağaranın olduğu ve bu mağaranın üst tarafında önemli kişilere ait mezarların olduğu,mağara ,girişten itibaren çok sayıda kapıların bulunduğu söyleniyor. Yapılan rivayetlere göre mağara tünel seklinde Pusatlı köyüne kadar uzanıyor.

MAHALLİ OYUNLAR:
Saya oyunu: Yılbaşında bir grup genç saya adlı bir oyunla evleri ziyaret etmektedir. Oyun söyle oynanmaktadır; Yılbaşı gecesi gençler bir araya gelerek oyunda rol paylaşımı yaparlar.Roller dede ,nine ve efe. Oyun; dede ,nine ve efe kılığına giren gençler, köydeki bütün evleri tek tek dolaşır. Evin önüne gelince ev sahibine “saya geldi sakının, inci boncuk takının, verenin bir oğlu, vermeyenin bir kızı olsun. Onu da Allah elinden alsın.” diye seslenilir. Ev sahibi kapıyı açar ve oyuncuları içeri alır.Oyuncular içeri girdikten sonra kendi aralarında türkü eşliğinde oyuna başlarlar.Bir süre oynadıktan sonra dede yere düşer, nine ,dedenin üzerine kapanır, dedenin ölmüş olduğunu düşünerek feryat eder. Bu esnada efeler ev sahibinden harçlık toplamaya başlar (Eskiden un, bulgur, buğday toplanmaktaydı.).Harçlıklarını aldıktan sonra iki efe dedenin koluna girer, başka bir eve gitmek için oradan ayrılırlar. Gecenin sonunda toplanan paralarla eğlenceler düzenlenir. Hacı Seyit SAHIN (1975 –CÜCÜN Yüksük Saklama Oyunu (Gerçek yasanmış ilginç bir olay) Bir düğünde yüksük saklanır ,yüksüğü bulan taraf kaybeden tarafa ceza verir.Ceza olarak bir kişiden hanımını getirtip, oryantal biçimde dans ettirmesi istenir. Cezaya çarptırılan kişi hanımını getirir ve odada dans ettirir. Bu olay adamın zoruna gider ve intikam almak için fırsat kollar.Başka bir düğünde yine yüksük oyunu oynanır.Bu sefer önceki oyunda kaybeden taraf kazanır. Ceza olarak esinin dans ettirilmesine sebep olan kişi seçilir ve ayı kılığına girmesi istenir. Ayı kılığına giren kişi kapıdan içeri girince ,odadakileri korkutur. Daha önceden hazırlıklı olan ve esi oynatılan şahıs “ormandan ayı gelmiş” diyerek ayı kılığındaki şahsi vurur.Bu olay adliyeye intikal eder. Tutuklanan sanık mahkemeye çıkarılır. Sanık mahkemede şahitlerin dinlenmesini ister. Hakimin isteği üzere dinlenen şahitler ifadelerinde ,içeri ayı girdiğini ve bu şahsin ayıyı vurduğunu söylerler. Hakim de bu olayı beraat eder. Hacı Seyit SAHIN (1975 –CÜCÜN)
YAŞAYAN KELİMELER Seğmen.: Düğünlerde erkek tarafından kız evine bir gün öncesinden gelen misafir.
HAZIRLAYAN: Mustafa CEYLAN Cücün I.Ö.O. Müd
E-Posta:cucunkoyu@hotmail.com (Rahman Türkarslan)

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol